1968'de yaşananlara dair yüzlerce hatta
binlerce öyküden sadece biri buHem bugünün tanığı genç bir insanın- yönetmenin- hem de geçmişin tanıklarının paralel anlatımlarıyla iki eksenli bir hikaye sunuluyor izleyiciye. Batılıların "68'de Türkiye'de de mi olaylar oldu?" sorusundan etkilenen yönetmen, genç nesillere, ya unutulmaya yüz tutmuş bir masal gibi ya da 'romantik başkaldırı' nostaljisiyle yansıtılan 1968'e dönüyor yüzünü.
Mekan
Hikayenin mekanı; Asya'yla Avrupa'nın kesiştiği bir coğrafya, bugünkü jeo-politik terimlerle Ortadoğu'nun Avrupa kapısı... Ve iki şehir: biri, yüzyıllardır imparatorluklar başkenti olma mirasını taşıyan fakat bugün 17 milyonluk nüfusuyla "büyük bir köy" görünümündeki İstanbul. Diğeri, Türkiye'nin İran ve Irak sınırında, 40 yıl içinde "unutulmuşluk" anlamındaki konumu neredeyse hiç değişmemiş olan "en uzaktaki kent" Hakkari.
Devrimci Gençlik Köprüsü, herşeye rağmen aynı topraklarda binlerce yıldır birarada yaşamanın getirdiği kadim birliğe dayalı, geçmişe ve geleceğe dair bir efsanenin sembolü aslında. Belgesel filmin cevabını bulmaya çalıştığı sorulardan biri de bu: Nasıl geçen bir kırk yıl, gerçekliği efsaneye dönüştürebilir?
1969 yılı...
Hakkari'de, geçit vermez Zap nehri canlar almaya devam ederken, İstanbul Boğazı'na ilk köprüyü yapma çalışmaları başlamıştır.
'68 gençliği içinden bir grup üniversite öğrencisi, ülkenin doğusu ile batısına eşit yatırım yapılması yaklaşımıyla İstanbul Boğaz Köprüsü'nün yapımına karşı çıkarlar. Bu karşı çıkışla; Boğaz Köprüsü yapımının ülkenin petrole bağımlılığını arttıracağını, başlamış olan iç göç sorununu arttıracağını, çevre arazilerde rant kavgalarının olacağını, Boğaziçi'nin doğal ve kültürel dokusunun bozulacağını, birinci köprünün ardından ikinci ve üçüncü köprülere gereksinim duyulacağını fakat bunların da ulaşım sorununu çözemeyeceğini, esas önem verilmesi gereken demiryollarının ve raylı sistemin ulaşım açısından daha verimli ve ucuz olduğunu savunurlar.
'Boğaz'a değil Zap'a Köprü'.
Diğer yanda ise, "kapitalizm/sosyalizm" tartışmaları çerçevesinde, ülkenin doğusundaki yaşama biçimine, orada feodal bir yaşantının olup olmadığına duyulan merak söz konusudur. Tüm bunlar, gençleri sembolik bir eylem etrafında biraya getirir: 'Boğaz'a değil Zap'a Köprü'. Hep birlikte, Zap nehri üzerine bir asma köprü inşa etmeye başlarlar. Bu çabaya ulusal gazetelerden biri olan Milliyet de katılır. Bir yardım kampanyası açılır. Kısa sürede inşası tamamlanan köprüye 'Devrimci Gençlik Köprüsü' adı verilir.
Köprü, Hakkarililer için '68 olayları sonunda idam edilen gençlik liderlerinin adlarıyla andıkları bir efsane haline gelir.Aradan geçen ve iki askeri darbe ile bir askeri darbe girişimini içeren yıllardan sonra, köprü, 1999'da kimliği bilinemeyen kişilerce havaya uçurulur. Film, "küçük bir köprüden kim korkar" sorusundan çok, Devrimci Gençlik Köprüsü'nün halkların dostluğuna yönelik anlamına yoğunlaşıyor.
Tanıklıklar
Filmde hikaye, köprüyü yapan 68'lilerin ve o dönemi hatırlayan Hakkarililer'in tanıklıklarıyla aktarılıyor. 68'lilerden Masis Kürkçügil, Ragıp Zarakolu, Yaşar Yılmaz, Faruk Pekin, Necati Sağır, Esat Yarar, Cihan Şenoğuz ve Hakkarililer'den dengbej Abdülkadir Kızılkaya, yerel araştırmacı İhsan Çölemerikli, yerel fotoğrafçı Enver Özkahraman, Yüksekova belediye başkanı Mehmet Salih Yıldız filmde yer alan isimlerden birkaçı.
Anne babaya çok selam.İyi günler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder