17 Ekim 2012 Çarşamba
SERBEST ÇAĞRIŞIMLI GÜNDEM
Ay'a çıkan ilk insan Neil Armstrong olarak öncelikle Felix'i kutlarım ancaaaaaaaak öyle sponsorlar eşliğinde dallama gibi bombalama atlayarak o işler olmaz,giymişinn kıyafetiiiiii neymiş efendim 7 milyon kişi şuan beni izliyor,muhteşem bilmem ne !! Ulan n'aptın it !!! balonla beleşe çıktın yukarı , saldın kendini aşağı , bi havalar bi tavırlar bi hareketler.Ben aya çıktım bu kadar tantana yapmadım ay diyom bak ay boru değil. Salaaaaaa bak !!! SAKSI MIYIM LAN BEN BURDA NEİL BÜYÜKBURÇUM BEN !!!! 2 saatte çıktın yukarı 5 dakikada indin mal !!! Bir de utanmadan elinde tiviiiit , yazıyo . Doğru mu Samet ? Samet: doğru . Ben sizi Ay'a kaçta çağırdım ?
4'te gelin dedim.Siz kaçta geldiniz 4:15'te .Ay'a çıkan ilk insanı 15 dakika beklettiniz.Sonra bir de atlamış dünyaya bacak bacak üstüne şekilde.Öyle atlanır mı !! Nerde örf ve adetlerimiz,bak şimdi olay nerelere kadar geliyo.Felix'in bu kulüpten alacağı var mı ? Samet : yok .Yüksek sesle söyle , bağır duysunlar. SAMET : yok . yook. Hee tamam kamuoyu duysun !!! .Son dakika haberi olarak Felix'i f-16'lar eşliğinde ANKARA ESENBOĞA havalimanına zorunlu iniş yaptırmışız .Cebinden vivident çıkmış,vivident sakız diyip geçmeyin bir gökdeleni havayı uçuracak kimyasal bileşimlere sahip derken Atilla TAŞ yam yam style formasıyla 90 metreden vuruyor ,Vholkanis Demirelos'un(he is a best greek goalkeeper,öteleyin beyler) bakışları arasında top ağlarla buluşuyor ve Macaristan 3. golü buluyor.Maçtan sonra İdris Naim Şahin Pakistan milli takımıda böyle goller yiyebiliyor diyor.Araya giren Rüştü gol yemem surf yerim diyor,muhabbet burda sıçmaya başlıyor,ANNE BABAYA ÇOK SELAM , İYİ GÜNLEEEEER !!!
23 Mart 2012 Cuma
22 Mart 2012 Perşembe
İSTİNYE PARK ŞİİRİ
İstinye Park İstinye Park ,
Hayatımda görmedim senin gibi bir park.
Alt katlarında memurlar,Üst katlarında kodamanlar,
Sen nasıl bir kültür mozağisin İstinye Park,
Amcalar aileleriyle geliyor altlarında Doğan,Kartal,Şahin
Meydana bir çıkıyorsun her yer Ferrari,Maserati,Aston Martin.
Sen yiyorsun Saray'da tavuk-pilav yanında ayran
''Masa'' da açıyorlar Moet & Chandon'u 1000 türk lirasından.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen paralarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istinye park.
Anne babaya çok selam,İyi günler..
A be teknoloji n'aptın bize !!!
Hep arkadaşlarıma bahsediyorum kötü bir döneme denk geldik diye.Nasıl yani diye sorduklarında genelde aynı cevabı veriyorum.1984 doğumluyum ve lise son mezuniyetimde çekilen fotoğraflar filmli makineyle çekilen fotoğraflardı.Üniversite mezuniyetimde ise bilmem kaç megapikselli dijital makine ile fotoğraflar çekildi.Şimdi ise direkt cep telefonundan çeşitli efektler ekleyerek çekebiliyorsun.Cep telefonun icadı ve hızla gelişmesi desen o da bizim döneme denk geldi.Nokia 5110,3210 Ericsson T 28 , Panasonic GD90 derken, 10 sene içinde, sıçtığımız anın fotoğrafını çekip aynı anda bu fotoğrafı Obama'ya gönderebilecek bir kıvama geldik.Mirc ve icq'da ilk contayı zorlamaya başlamıştık, yonja,80630 gibi sitelerde piştik,twitter ve facebook ile beraber ise komple kafayı yedik hayırlısıyla.Bu kadar teknolojik gelişmeyi 18 ile 28 yaş aralığında yaşadım ve bu 10 sene bana 50 sene gibi geldi.Kendimi yer yer 40 yaşında hissediyorum şuan.Her yerden bilgi akıyor gibi hissediyor insan ve beyinde artık yer kalmıyor patlama noktasına geliyor.Ve bu durumdan en karlı psikologlar ve psikiyatristler çıkıyor.Bundan 25 sene önceki psikoloğun kazancı ile şu an ki psikoloğun kazancını karşılaştırınca ortaya nasıl bir sonuç çıkar siz tahmin edin.Bu kadar hızlı gelişen teknoloji ; ikili ilişkilere de yeni bir boyut kazandırdı haliylen.Kıskançlık kavramı ise yepyeni bir boyut kazandı.Sosyal ağlar üzerinden kıskanılan olaylar artık komedi halini aldı bir nevi.Maço delikanlı sevgilisine facebook açtırtmıyor,Kıskanç kız ise uyuduğunu sandığı sevgilisini reina'da cin-tonik içerken yakalıyor filan.Garip garip olaylar sinsilesi alıyor başını gidiyor.Yeni başlamak üzere olan ilişkilerde ise sosyal ağlar CİA ajanı görevi görüyor.Hoşlanılan kişinin seceresini döküyorsun ortaya ve ordan yürüyorsun ilişkiye.Kavga edip trip atacaksan artık o kişinin yanında olmasına bile gerek yok.Atıyorsun bir tweet yada yazıyorsun bir ileti, sevgilin dünyanın diğer ucunda da olsa alıyor mesajı.Eskiden bir kızla tanışmak zordu ama tanımak için bir zaman harcıyordun ve ilişki gerçekten birbirine anlattıklarınla şekilleniyordu ve belki yine bu yüzden eskiden ilişkiler daha sağlam oluyordu.Şimdi tanışmak ve sevgili olmak daha kolay olsa da bu bir artı değil çünkü kavga edip ayrılmak ta bir o kadar kolay oluyor.2 kez gördüğün insanla 35 yıllık arkadaşmışsın bir samimi oluyorsun 2 günde.Sonra tabii gerçekten nasıl bir insan olduğunu anlayınca kesiyorsun muhabbeti 2 günde.Zaman kaybına dönüşüyor olay.1 hafta boyunca aralıksız mesajlaşıyorsun, yan yana bir geliyorsun konuşçak bir şey kalmamış mal gibi bakıyorsun suratına.E ne oldu elde var 0.Herşeyi sınırında ve dengeli yapmak lazım.Teknolojiyi yerinde kullanırsan eyvallah işine yarar ama sen teknolojiyi bambaşka amaçlar için kullanırsan döner dolaşır bir tarafına girer o teknoloji.Facebook'tan başladığın ilişki bir bakmışsın yine facebook'ta bitmiş.Şimdi ki evlilikler bile bu kadar çabuk biterken eski zamanlardaki evlilikler nasıl bu kadar uzun sürmüş.Cevabı çok zor değil kendi babamdan biliyorum, adam anneme üniversite yıllarında sadece 500 tane mektup yazmış, bir emek var ortada.Biz napıyoruz anasını satayım,facebooktan fotograflara bak güzelliği tescille,twitter'dan yazdıklarına bak akıl kapasitesini tescille, harcadığın emek 20 dakika.Ondan sonra da başla yardırmaya . Sonra neden olmuyor !! olmaz tabii a.k !!! nasıl olsun !!! valla sinirlendim şimdi yine !!!! neyse koy verin rahvan gitsin !! bu arada Ajdar'ın '' ŞAHDAMAR'' isimli şarkısını dinlemenizi tavsiye ediyorum.Bir baş yapıt. Anne babaya çok selam,iyi günler.
1 Mart 2012 Perşembe
BEYİN BEDAVA
Bloğunuzu canlı tutmak takipçileriniz için en önemli olaylardan biriymiş.Yazı,şarkı,video gibi postlarla bloğun devamlılığını sağlamak gerekirmiş filan filan bir şeyler.Bir kaç gündür hiç post atmayınca kendimi kötü hissettim.Arada İzmir'e de gelince bir konsantrasyon sorunu yaşadım haliylen.Ama yine de sizleri düşündüm ve muhteşem bir yazı kaleme almak istedim.Herkese de kaleme almak istedim yazmam,sadece özel bir durum olduğunda bu deyimi kullanırım.Böyle de cool bir herifim.27 yaşındayım.Yer yer tedirginim.İşte bahsettiğim konsantrasyon sorunu böyle bir şey.Yazı nerden başladı,nereye geldi,ulen n'oluyor dedirtiyor adama.Neyse gelelim asıl konumuza.ÇILBIR.Aşağıda tarifini yazıyorum.
MALZEMELER
yumurta veya yımırta.(Şahsen yımırta diyen adama günahım kadar güvenmem.Bi samimiyetsizlik var orda.)
yoğurt
sarımsak veya sarmısak.(Tercihim sarımsaktan yana).
Margarin Thatcher
toz kırmızı biber
tuz (ezik)
HAZIRLANIŞI
Genişçe bir sahanın yarısına kadar su koyun, tuz ilave edin ve normal ateşte kaynatın. Kaynayan suyun içine elinizi sokun eğer eliniz yanarsa istenildiği kadar yumurta kırın ve kapağı kapatarak kayısı olana kadar bekleyin.Siz Çılbır yaptığınızı zannediyorsunuz ama burda gizli bir ''kayısı üretimi'' var aslında.Ama çaktırmayın.Sarımsakları döverek yoğurtla karıştırın.Sarımsağa kafa atmaya çalışmayın.Tabaklara önce sarımsakla yoğurdu koyun üzerine pişen yumurtaları kevgirle süzerek yerleştirin.Harlı ateşte margarin thatcher'i eritin.Harlı ateş ne demek diye sormayın bende bilmiyorum,Necati Ateş'i biliyorum o kadar. Toz kırmızı biberi ilave edin ve biber yanmadan yumurtaların üzerinde gezdirin.Çılbırı hazırlarken sevginizi katmayı unutmayın,yüzünüzde hep bir gülümseme olsun.Yumurtaları kırarken kahkaha atın.Herşeyi geçtim böyle bir yazıyı sonuna kadar okuduysan sen bitmişsin arkadaş.İçin kıyılmış.Kurumuş kalmışın.Allah yardımcın olsun.Yolun ışık olsun.Anne babaya çok selam.İyi günler.
24 Şubat 2012 Cuma
DURMAK YOK YEMEYE DEVAM !!!
Üniversite de bitirme tezimin konusu '' 1980 sonrası Siyasal İslamın Yükselişi'' idi. Tezimin ve sunumunun fransızca olması dışında bir sorun yoktu.Hocamla beraber konuya karar vermiştik benimde istediğim bir konuydu o zaman.İsteyerek ve severek yaptığım en son iş o bitirme tezimdi sanırım.Zaten ilgili olduğum bir konuda araştırma yapmaktan zevklisi yoktu.Aranızda siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler son sınıf öğrencisi varsa tezlerini seve seve yaparım arkadaşlar.Gelelim konumuza; Bildiğiniz üzere ne hükümetler geldi geçti,ne skandallar patladı.Çiller'in mal beyanında bulunmadığı ve bakanlık dönemindeki hızlı servetinin artışı,Civangate skandalı,İSKİ'de patlak veren rüşvet skandalları ve bununla beraber bilip bilmediğimiz niceleri.O dönemin hükümetleri sayesinde duyduk ''banka hortumlama'' kavramını.Ama ne oldu ? Seçimlerde hep bunların bedelini bu partiler ödedi.Şuan hiç birinin esamesi dahi okunmuyor.Ama durum muhafazakar kesimde böyle değil.Hiç düşündünüz mü ''Hacı'' lakaplı insanların neden hep pinti olup genelde çok zengin olduklarını.Kemal Sunal'ın adını hatırlamadığım bir filminde Ali Şen'in oynadığı bir Hacı tiplemesi vardı mesela.Kemal Sunal'a durmadan bir kağıt imzalatmaya çalışıyordu, zaten adamın 10 tane dairesi var,2 tane daha olsun diye.Daha yeni vefat eden Güllüoğulları Baklavaları'nın kurucusu Hacı Mustafa Güllü 85 yaşına kadar hala kasanın başında durduğu söylenir.Daha bunun gibi bir çok toplumsal çözümleme yapılabilir,değişik görüşler çıkabilir.''Hacı Dayı parayı mezara mı götürceksin '' diye bir söz bile var.Muhafazakar kesimin paraya olan aşırı düşkünkükleri çok aşikar ve olabilir de.Fakat işin içine partiler ve siyaset girdi mi iş değişir.Refah Partisi'nin ''Bosna'ya Yardım'' kampanyasında toplanan para bundan yaklaşık 10 sene önce nerdeyse 300 milyon dolar.Para Bosna'ya mı gitti? Hayır.Erbakan'a soruyorlar para nerde?Cevap ''insanlar inanmış vermiş sanane''.O zamanlar Erbakan'ın söylediği ama çok anlamının anlaşılmadığı bir cümle var.''Onların seçmenleri var bizim ise inananlarımız var''.Burdaki inanmak Allah'a inanmak diye kayıtsız şartsız bir oluşuma inanmak var.Bu yüzdendir ki örgütlenme işini en iyi muhafazakarlar yapar.Gelelim AKP'ye.Partiye cemaatten gelen yardım yetmemiş olacak ki ''Deniz Feneri'' diye bir kampanya başlattılar.Sonra ortaya çıktı ki toplanan para meğer direkt partiye gidiyor.Davalar açıldı göstermelik tutuklamalar oldu.Tam o sırada Ergenekon'un bilmem kaçıncı dalgası derken tutuklu olananlar salıverildi bir anda.Bizde öküzün trene baktığı gibi baktık yine.Bu sadece bizim bildiğimiz bir olay bilmediklerimizi siz düşünün.Bir,iki örnek daha vereyim.Medikal Park Hastaneleri'nin ortaklarından biri Emine Erdoğan.En büyük rakipleri kim o sektörde ? Acıbadem.Sahibi en son Mehmet Ali Aydınlar'dı.Adam baktı başa çıkamıyor gitti Singapur'da hisselerinin büyük çoğunluğunu sattı.El değiştiren medya kuruluşlarını saymayacağım.İnşaat sektörü desen resmen patladı.Dün bakkalı olan adamın şimdi Gökdeleni var.Hepsi 10 yıl içinde oldu bunların.Ülke çok güzel bir şekilde parsellendi.İzmir bile.İzmir'de AKP'nin en fazla oy aldığı tek yer Bayraklı.Gidin yarın İzmir'e Bayraklı'da yeni bir yaşam başlıyor adı altında dağın tepesine kulelerin yapıldığını göreceksiniz,yapan firmalardan bir tanesi yine Emine Erdoğan'ın öz yeğeni.Demem şudur ki Cumhuriyet tarihi böyle sistemli bir zenginleşmeye ve yemeye daha önce şahit olmadı.Eskiden zenginleşen sadece o parti ve yöneticileri idi.Ama şimdi geçtim yöneticisini 20.kuşaktan kuzeni dahil milyon dolarlık adam oldu.Bu ülke haksız zenginleşmenin cezasını hep sandıkta vermişti ama düzen artık değişti.Adamlar ne kadar yerse o kadar oyları artıyor.Son sözüm de ben AKP'li değilim ama İzmir gelişsin diye yerel seçimlerde AKP'ye vereceğim diyenlere.Melih Gökçek gibi biri mi gelsin istiyorsunuz.İleri demokrasinin ne demek olduğunu lütfen anlamaya çalışın.Eğer İzmir'in AKP ile gelişip sizinde yararınıza olacağını ve büyük bir değişim olacağını düşünüyosanız yanılıyorsunuz.Değişecek olan tek şey paranın İzmir'de el değiştirmesi olacaktır.Bırakın İzmir'in parası İzmirlide kalsın.Anne babaya çok selam.İyi günler.
21 Şubat 2012 Salı
NASIL ALDATAMADIM
Evlilikler için söylemiyorum ama evlilik dışındaki uzun ilişkilerde yaşanan kronik bir hastalıktır aldatmak.Tabii burdaki aldatmaya nelerin gireceği ise kız-erkek arasında hiç bitmeyecek olan bir tartışma konusu.Erkek ancak kendi bakış açısına göre seks yaptığında aldatmış sayılır kız arkadaşını.Onun dışındakiler serbesttir.Yine bir erkeğe göre kız mesajlaşıyorsa bile aldatmış sayılır.Bence yerinde bir bakış açısı bunlar :)) .Gelelim benim nasıl aldatamadığıma. Sene 2002. Yaşım 19. O yaşa göre uzun sayılabilecek bir ilişkim vardı.Üniversite hazırlık bitmiş yine Çeşme'ye demir atmışız.Yazı kazasız belasız geçirmişiz bir güzel.Eylül gelmiş ama gel gör ki benim dönesim yok daha anasını satayım.Nitekim dönmüyorum.Eylülün 15 olmuş ben hala Çeşme'deyim.Kız arkadaşım dönmüş İzmir'e ben hala lay lay lom Çeşme'de takılıyorum filan.Eylül'de Çeşme başka olur diye her yerde yazılar filan bende ulen dur bakalım ne oluyormuş diye kaldım.Kötü bir niyetim asla yoktu :) . O Eylül akşamlarından bir tanesinde artık o akşam yediğimden mi zehirlendim noldu bilmiyorum böyle içime bir şeytan kaçıverdi.Tesadüfen Çeşme'de olduğunu bildiğim eski bir arkadaşımı gördüm.Bir önceki cümleye dikkat lütfen '' Tesadüfen Çeşme'de olduğunu bildiğim.'' ba ba ba ba . Neyse işte o arkadaşla buluştuk biz bir şekilde.Telefon trafiği,sms derken filan.Sonra arabayla klasik Çeşme turu attık, zaten bomboş Çeşme rahat yani ortam, bir sıkıntı yok.Eylül değil Temmuz olsa işte o turu atamazsın öyle attırtmazlar adama.Biz bir güzel muhabbet eşliğinde arabayla deniz kıyısına kadar geldik müzik filan açık arabada oturuyoruz.Yeminlen daha oturuyoruz bak.Hiç bişi yok.Benimde gözüm telefonda çünkü kız arkadaşım arayacak muhtemelen napıyorsun filan diye.Bende hiç önceden bir plan yapmamışım bir baktım telefon çalıyor.Arayan kız arkadaşım.Ulen gerizekalı açma dimi telefonu bir planın yoksa ne açıyosun yani.Ben mal gibi açtım bir güzel telefonu.Naber,napıyorsun faslı bitti ve ilk o zaman şahit olduğum şerefsiz 6.His hortladı bir anda arkadaş.Tam demiştim içimden oh sağ salim kapatıyoruz telefonu diye ama kapatamadık.Sonrasını ise aşağıdaki diyaloglardan bizzat takip edebilirsiniz.
BEN: Tamam hayatım görüşürüz iyi geceler.
X : İyi geceler aşkım.He bu arada nerdesin sen.
(10 saniye duraklama)
BEN : Arabadayım hayatım.
X: Napıyorsun arabada?
BEN : Oturuyorum bir tanem.
X : Kimle oturuyorsun?
BEN: (içimden ruhuma fatihayı okumuştum o sırada) Murat'la oturuyorum aşkım.Öyle deniz kıyısına çektik arabayı muhabbet ediyoruz.
X : Versene Murat'ı telefona.
BEN (burda sauna etkisi,bir fiil terler boşalıyor,Pideci gibi terliyorum) Dışarıda hayatım Murat.İşemek için indi arabadan.
X : Tamam o zaman in arabadan telefonu kapatmadan yanına git.
Ben bu sırada transa geçtim arkadaşlar.Yaklaşık 1 dakika boyunca boyutlar arası yolculuk yaptım.Sonra bir an sinirlenip ;
BEN: Sen bana güvenmiyor musun !!!!!! Ne demek in arabadan telefonu kapatmadan yanına git !!! adam işiyor diyorum sana !!!! Gelsin işemesi bitince veririm telefonu ona !!!
diyorum ve telefonu kapatıyorum.Aklımdaki plan ise arkadaşım Murat'ın o an olduğum yere 5 dakikalık bir mesafede olması ve benim hemen onun yanına gitmem.Kız arkadaşım arayınca da telefonu Murat'a vereceğim.Kusursuz bir plan bence.Ulen dedim yırttın koçum. Hemen Murat'ı aradım durumu anlatıp hemen geleceğimi ve de kız arkadaşım ararsa açmaması gerektiğini söylemek için.Ulen arıyorum telefon meşgul Murat'ın.Herhalde düşündüğüm şey olamaz diyorum.Başka biriyle konuşuyordur diyorum 2 dakika sonra tekrar arıyorum bu sefer telefon çalıyor.
BEN : Alo Murat !! ben 5 dakika içinde geliyorum. X ararsa sakın açma gelince anlatçam.
MURAT : Merak etme oğlum hallettim ben.
BEN : Neyi halletin lan ?
MURAT : X aradı beni seni sordu.Bende tahmin ettim bi boklar çevirdiğini...
BEN : eee Murat ne dedin abi ?
MURAT : Erkenden eve gitti uyumaya dedim.
bu arada bana inme iniyor.
BEN: Ne dedin abi bir daha söyle bakayım.
MURAT : Yorgundu işte falan filan.Erkenden eve uyumaya gitti dedim.
BEN : Allah belanı versin Murat ! Ağzına sıçayım Murat ! Halletçeğin işe sokayım Murat ! Senin ben taaaa (biiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiip)
MURAT: Oğlum dur noldu ya?
BEN: (biiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiip)
telefonu kapattım.Kız arkadaşım arıyor.
X : Şerefsiz !!!!!!
BEN : ya sor bi neden Muratlayım dedim? Alo ,aloo , alooo
DIIIIIITT. Telefon suratıma kapanmış haliylen.
Y : Beni lütfen eve bırak !! Gerildim burda ya !!
BEN : Lütfen Sus !!!!!
ve Y' yi evine bıraktım.Böylece kız arkadaşımı aldatmamanın verdiği büyük bir moralle bardağa dolu tarafından bakarak uyudum.Anne babaya çok selam.İyi günler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)